Mörfi kanunlarını üç diye bilirsiniz ama benim için mörfi kanunu hükmünde dördüncü bir kural daha var (yoksa termodinamiğe ve dolayısıyla ilk yazıma atıfla sıfırıncı kural mı demeliyim, usta yazar yine bağladı, ilk yazısına bağladı, abicimabicimbaamsızyazılarbirbiriylealakalımıyoksaabicim): Büyük konuşma, sonradan lafını yersin. “Ya bu Kars harbiden çok güzel yermiş” kanaatim “abi soğuk her halükarda iyidir, soğukta giyinebilirsin ama sıcakta soyunamazsın” olarak dillendirilen şahane teorimle birleşti ve TSK benden borcunu beş ay Kars'ta piyade olarak tahsil etmeyi münasip gördüğünü perşembe gece yarısı ilan etti. Kaderimizde bu şehrin, Kar'dan, İklimler'den, Kader'den fazlasını çağrıştırması varmış, herkesin geçtiği yoldan biz bu rotayla geçecekmişiz... Birkaç ay burada ve twitter hesabımda bir güncelleme olmazsa bu rota değişikliğine yormanızı rica ederim, ben birkaç gün sonra aşağıdaki kapıdan geçip buralardan çıkacağım, hakkınız varsa helal edin tekrardan...
Ayhan Aydan'ı bilen bilir, bilmeyenin bi gugıllamasına bakar. O sevdiği adamı, tüm o apoletlerin, cuntanın, mahkeme diye kurulan tiyatronun önünde, tek başına ve dimdik şu sözlerle savunmuş: “Adnan Menderes'i 51 senesinde tanıdım ve kendisini çok sevdim. Bütün emelim ondan bir çocuk yapmaktı ve maalesef bunda muvaffak olamadım” Bu laf beni etkilemişti. Bu cesaret. Bu cesaret Adnan Menderes'i bu davadan beraat ettirmişti- Yassıada'da beraat ettiği tek dava. Bu cesaret beni hala etkiler. Ben bu kadar cesaretle söyleyebildim mi sevdiğimi, söylemiş kadar olmuşumdur be, var mı aranızda inkar edecek babayiğit? Ah, bu sorunun muhataplarından bazıları bu meydan okumamı hiç duyamayacak, bu yazıyı hiç okumayacak di mi, unutmuşum...
Çok meşhur bir “iki karınca hikayesi” vardır İslamda, bilenler ve daha önce anlattıklarım affetsin. Topal bir karınca hacca gitmeye yeltenmiş, ormanda bunu gören hayvanlar “ya karınca kardeş sen ne içiyosan aynısından biz de istiyoruz” demişler. “Sen nasıl gidicen o kadar yolu bu topal halinle?” Karınca dönmüş, “iyi de” demiş, “biz bu yolda ölmez miyiz de?” Niye yazıyorum diye kendime sorup duruyorum ya, anladın sen anladın...