25 Mayıs 2011

Filmler, Askerler, Flu Fotoğraflar

Aşağıdaki fotoğraf, 1925'te Boğaziçi'nde Field Days şenlikleri sırasında çekilmiş, eski fotoğraflarda yerleşik olan nostalji ve yaşanmışlık duygusu dışarı taşıyor adeta. Şu anda aynı aktivite Spor Kulübü'nün SportsFest kapsamında bir gelenek halinde devam ediyor. Fotoğrafı buraya koydum, sırf sevdiğim için, hazzetmediğim SK'nın reklamını yapma pahasına. Ama bu fotoyu aşağıdaki konuya bağlamam lazım. İyi yazarlar öle yapardı çünkü.


Vietnam karşıtı filmler arasında haklı bir yere sahip olan Platoon filmiyle ilgili olarak Oliver Stone, filmin DVD extrasında da bulabileceğiniz bir mülakatında, filmin senaryosunu Vietnam'dan döner dönmez yazdığından bahseder, filmse 1986 yapımıdır. Bunu Oliver Stone “yazmasam olmazdı, ve hemen dönünce yazmasam unutacağımdan korktum” diye anlatır. Sırf bu cümlenin yüzüsuyu hürmetine bile insan hisleri daha da soğumadan askere dair bir sonsöz yazma ihtiyacı hissediyor. Hatırlamak için... Unutmamak için...

Benim askerde yaşadıklarımdan bir Platoon çıkmaz, merak etmeyin. Zaten sivil hayata geçince askerliğe dair sıkıntıları hızla unutacağımı iddia edenler haklı çıktı gibi, hafızamı zorlamadığım sürece anılarım flu, sadece birkaç fotoğraf yerleşik kafamda. O fotoğrafların birinde Hafız Hakkı Paşa Kışlası'ndan tabura geri dönmek üzere olan bir otobüsün içinde acemiliğini yeni bitirmiş kaygılı yüzler var. Bilinmezliğe yolculuk için tekerin dönmesinin akabininde radyodan Ahmet Kaya'nın Şafak Türküsü'ne denk gelmek var. Beni burada arama anne. “İstesen denk getiremezsin” demiştim yanımdaki arkadaşa. Bu tesadüfler hep bana mı denk gelir, yoksa ben mi hep bu tesadüflere bir hikmet addederim? Şarkıyı duyunca sesin açılmasına dair talepler peşisıra yükseldi, komutan yabancı değildi, sesi açtık, sessizce dinledik. Kapıda adımı sorma.

Bir başka flu fotoğrafta bir Türk bayrağı var, ucu yırtılmış. Tabur sınırına dahil olan tepelerden birinde stratejik açıdan en kritik nöbet kulubesi bulunuyor, bu bayrak o nöbet kulübesine ait. O fotoğraf benim aklıma Nefes filmindeki repliği getiriyor: “Bizim buraların soğuğuna bayrak dayanmıyor di mi komutan” Benim oynadığım askercilikten Nefes filmi hiç çıkmaz. Sadece filmin meramını anlayacak kadar bu ülkede yaşadım, orada anlatılana aşina olacak kadar uzaktı bulunduğumuz yer, o kadar. Ama birilerine o film daha aşina. Sınırı birileri bekliyor zira.

Hatırlamak için yazmanın bir sakıncası var. Hafıza insana oyun yapar, bunun için yazmak çözüm olabilir, ama Memento'da anlatıldığı gibi, hatırlamak için sadece yazdıklarınıza bağlı kalırsanız, çok fena yanılabilirsiniz. Çünkü gerçek sadece sizin yazdığınız değildir. Çünkü yazdığınız bazen, gerçek değildir. Bu yüzden daha fazla yazmanın manası yok, fotoğrafların bazıları sandığından hiç çıkmamalı. Adamakıllı asker fotoğrafımın olmadığından bahsetmiştim değil mi? Oraya ait değilim çünkü, yukarıdaki fotoğrafın çekildiği meydan benim olmak istediğim yer. Orada çok fotoğraf çekildim, hiçbiri flu değil. Hoşbulduk efendim...

2 yorum:

bellatrix dedi ki...

Annemler taşınıyor, evden fotoğraflarımı aldım geçenlerde. İki tane siyah-beyaz fotoğraf çıktı aradan, ikisi de manzarada, biri dört kişi, biri iki, hepsi çok net.

Hoşgeldin tekrar.

metus dedi ki...

siz anglosaksonların dinlediği bi şarkı vardı neydi... Hah! Those were the days...