Nefes - Vatan Sağolsun: Gören Karakolu, 8.
Hudut Taburu’na bağlı beş karakoldan biri ve Ermenistan sınırına 600m
mesafededir, çıplak gözle karşıdaki Ermeni köyünü ve iki köşede, Rus askerlerin
konuşlandığı Ermeni karakollarını gözleyebilirsiniz. Hudut taşı nedir bilir misiniz, sınırı ayıran taşa verilen addır hudut
taşı. Bildiğin taş, boyanır kırmızı beyaza. Numaralandırılır. 138 ila 141 arası
hudut taşı o karakolun mıntıkasıydı yanlış hatırlamıyorsam. Orası, vatanın en
uç toprağıdır. Tamamı şantiye halinde olan, sadece siperlerin bulunduğu, er
gazinosunun iki masa, 41 ekran bir televizyon ve odun sobasından müteşekkil
olduğu, içecek suyun, yenecek karavananın aşağıdaki karakoldan geldiği,
kanalizasyonun bulunmadığı bu karakolun personeli dört ay boyunca günde dört
saat -20’nin altında nöbet tutan yirmi küsur asker ve başlarında 24 yaşında bir
teğmenle ayağında iki mermi olan yarıdeli bir uzman. 650000 silah altındaki
asker arasından iyi piyango. Bana vurmadı, ben bir yirmi kilometre kadar
şanslıydım, ama ne kadar iyi olduğunu, ben kestirebiliyorum. Siz, o piyangonun
ne menem bir şey olduğunu anlamak istiyorsanız bu filmi izleyin. Otuz senedir,
Türkiye’nin bir bölgesinde ne Gören’ler olduğu, askerliğini oralarda yapan ülke
evlatlarının neler gördüğünü anlamak için. Birileri nutuk çekerken, fakir başkalarının
nasıl öldüğünü görmek için. Türkiye’de bedelli, daha önce yok mu zannediyordunuz
yoksa?
Letters from Iwo Jima: Japon kültüründe
kurban olma ve onuru için intihar etmenin vakayı adiye olmasından mütevellit,
İkinci Dünya Savaşı sonlanınca kitlesel intiharlar furya haline gelmiş. (Bir
diğer örneği de Almanya’da, Hitler’in peşinden intihar eden Alman sayısını bir
yerlerde okuyunca kulaklarıma inanamamıştım) Japonya’da savaş bittikten yıllar
sonra bile, savaşın devam ettiğini zannedip, düşmanla çarpışmayı bekleyen
askerler olduğu da tarihi bir gerçek. Clint Eastwood’un bu iki realite üzerine
inşa ettiği ve empatinin dibine vuran filmi, bence üstadın hak ettiği ilgiyi
görememiş filmlerden biri. Holywood’un Japon büyükelçisi olmuş Ken Watanabe’nin
Japon general rolünde döktürdüğü bu film bizi İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna
götürüyor ve kaybeden psikolojisini, yaşamanın anlamsızlaşmasını Japon askerlerin yazdığı mektuplar üzerinden gözler önüne seriyor. Bu film, Flags of Our Fathers’la birlikte çekilmiş, o filmde
de, Amerikan zaferinin alametifarikası olmuş fotoğrafın nasıl bir mizansen ve
dümenle çekildiğini kafamıza çakmıştı. (O da bundan kötü film değildir, ben
Japonlara hissettiğim yakınlıktan ve Ken Watanabe sempatisinden mütevellit
listeye aldım Iwo Jima’yı…)
Full Metal Jacket: Kubrick pek
tarzım değil, ama bu filmin ilk yarısı bir nakış gibi işlenmişti beynime. Antimiliterliğinin
yanında insan psikolojisini en iyi anlatan filmlerden biri olduğu için de beni
çok etkilemiş bir filmdir. Mizacı askerliğe yatkın olmayan bazıları için, hikaye
çok tanıdık gelecektir. Bizim gazinoda denk gelince, güç bela bir on dakika
erlere izletmiş, çocuklarda belli belirsiz bir sırıtışa rast gelmiştim.
Başınızdan geçen kötü şeylerin, başkalarının da başından
geçtiğini/geçebileceğini gördüğünüzde, yalnızlıktan kurtulmuş olmanın verdiği
rahatlama hissi vardır ya, o ifadeyi suratlarında görmüştüm. Askerlik her yerde
askerlik kafası.
Platoon: Vietnam Savaşı’yla ilgili sarsıcı
filmler listesinde zirveye oynayan bu film, bir çoğu o zaman sabi
diyebileceğimiz yıldız adaylarından oluşan kadrosuyla, Willem Dafoe’nun
tertemiz oyunculuğuyla, askerlerin içindeki husumetin nasıl
dışavurulabileceğini göstermesiyle alanında artık bir klasik, diyip keseyim, fazlası
spoilere girer zaar. Ha bir de Barber's Adogio for Strings de iyi şarkıdır.
The Deer Hunter: Filmin mottosunu "askerler tek bir atış için yaşarlar. Hayatlarında da savaşta da" diye özetleyebiliriz sanırım. Vietnam Savaşı'ndan dönen bir asker arkadaş grubunun Amerika'nın taşrasında hayata tutunmadaki
başarısızlıklarını anlattığı film, Christopher Walken’ın unutulmaz Rus ruleti
sahnesi için bile izlenir. Hükümet gibi Meryl Streep, sniper Robert de Niro da
cabası. Filmde geyiğin bile oyunculuğundan etkilenmiştim öyle diim ben size.
2 yorum:
apocalypse now da olabilir listede
ggg
onu pek sevmediydim nedense.
Yorum Gönder