11 Ağustos 2012

Boğaziçi’nin Şifreleri

Bu, eski bir yazının devamı aslında. NTV Tarih’in Eylül 2011 sayısında Neşet Eren’le yapılan mülakatın üstünden, Nafi Baba Tekkesi’nin şeyhleri ile Robert Kolej’in bağlantısına değinmiştim. (http://metusmehmetus.blogspot.com/2011/09/okul.html) Bu rabıtanın sadece o kadarla sınırlı kalmadığını öğrenmem, kendisinin de o şecereye mensup olduğunu satır aralarından öğrendiğimiz ve halen Boğaziçi İşletme Bölümü hocası olan Mehmet Artemel’in enfes makaleleri sayesinde oldu (bkz. Kaynakça) ki onların biri de okulun iki kurucusundan biri olan Cyrus Hamlin’in günlüklerine atıf yapıyor. Geçenlerde yönetmen Metin Erksan’ın vasiyeti üzerine bir süredir defin yapılmayan Nafi Baba Tekkesi’ne Bakanlar Kurulu kararıyla gömülmesi, konuya dönmem için iyi bir fırsat.

Öncelikle biraz Osmanlı tarihi: Şu anki Nafi Baba Tekkesi, İstanbul’un ilk şehitliği olarak geçen –ve bizim sekiz yıl boyunca yanlışlıkla “Doğatepe” olarak adlandırdığımız- Duatepe üzerinde kurulmuş. Bu şehitlik, hisar yapılırken Bizans’a yapılan saldırılarda şehit düşen akıncılar için yapılmış. Yani Abdünnafi Efendi, Bizans’a saldıran akıncıların şehit olunca gömüldüğü mübarek topraklar üzerine kurmuş dergahını. Bir bakıma hisar İstanbul’un fethinin hareket noktasıyken, dergah da Robert Kolej’in sıfır noktası olmuş, hem arazi olarak, hem de zaman içinde Abdünnafi Efendi’nin oğlu ve Robert Kolej’de hoca olan Mahmud Cevad Baba’dan başlayan ve Mehmet Artemel hocamızla devam eden silsileyle… Kamuoyunda -haklı olarak- Anglosakson eğitim geleneğiyle bilinen Boğaziçi’nin bir de böyle bir damarı varmış yani…

Robert Kolej, aynı zamanda Amerika’nın kendi toprakları dışında açtığı ilk eğitim kurumu, okula adını veren Christopher Robert ve okulun en popüler binası olan - okulun bir önceki rektörü Kadri Özçaldıran tarafından gayet de şık biçimde restore edilen - 1. Erkek Yurdu’na adını veren Cyrus Hamlin’in yoğun çabalarıyla taş taş inşa edilmiş. Hamlin kızlarına yazdığı 19 Temmuz 1869 tarihli mektupta, şehirde meydana gelen su sıkıntısının inşaatı yavaşlattığından bahsederken ilginç bir noktaya değiniyor: “Şehitlikten gelen dervişler beni geçen gün yapacakları yağmur duasına çağırdı. Daha önce bir Müslüman’ın bir Hristiyan’ı duaya çağırdığına tanıklık etmemiştim.” Hamlin, on gün sonra bir başka mektubundaysa, “yağan kuvvetli yağmurla suyun nerdeyse inşaatın temellerine ulaştığını” yazmış. Daha matrağı, bir başka tarihsel belge, güzel havada dışarıda yapılan bir derse (o zamanki öğrencilerin de istekleri çok farklı değilmiş anlaşılan), tekkenin şeyhlerinden Mahmut Baba’nın bizzat katılarak, dersin Amerikalı hocasını dumura uğrattığından bahsediyor.

Konuyu romantize ettiğimden şüphelenebilirsiniz, ama yazdıklarımın somut gerçekler olduğunu Mehmet Artemel hocamızın makaleleri sayesinde biliyorum. Peki ben bunları tesadüfen twitter’da avarelik yaparken mi öğrenmeliydim? Okulun, öğrencilerine kendi tarihini nakletmek gibi bir misyonu olmamalı mı, konuyla ilgili bir ders açılsa, Boğaziçi’nin sadece günde bilmem kaç yüz soru çözmekle kazanılan bir okuldan ibaret olmadığı, o okulun öğrencilerine bu derste öğretilse fena olmaz mı?

Kaynakça:

1) National Geographic’in ilk editörlerinden birinin Robert Kolej’de hoca olduğundan bahseden ilginç bir makale: https://dl.dropbox.com/u/81375544/From%20Istanbul%20to%20the%20North%20Pole-Robert%20College%20and%20the%20National%20Geographic%20by%20Mehmet%20Artemel.pdf

2) Robert Kolej , Nafi Baba Tekkesi  ve Duatepe arasındaki rabıtanın detayları:

3) Nafi Baba Tekkesi’nin şu anki içler acısı durumuyla ilgili olarak:

4) Konuyla ilgili beni uyandırdığı içeren tekraren: NTV Tarih Eylül 2011

Hiç yorum yok: