19 Şubat 2012

Kafalar Güzel

Siz siz olun, içmeyen birine niye içmediğini sormayın. Saçmadır. Bana muhakkak sorulur. Kısa ömrümde hiçkimseye alkolü bırakması yönünde bir telkinim olmadı (sigaranın aksine), kimseye de niye içtiğini sormadım. Hoşgörü abidesi bir insanıkamil olduğumdan değil, bunun insanı niye takım tuttuğunu açıklamaya zorlamaya benzer nafile bir çaba olduğunu bildiğimden.

O zaman nafile çabalamaya başlayayım bir ucundan: Çok yakınımdakilerin (ki sayıları çok azdır!) yanında olmadığım sürece duygularımı kontrol etme konusunda bir saplantım var sanırım, maskemin kalkmasına vesile olacak bir şeyi kullanmak istemiyorum, ki takdir edersiniz ki alkolün birinci fonksiyonu budur-gevşetir! (İçki içmenin yakıştığı kişiler, alkollüyken başkasına saran, sağa sola huzursuzluk veren değil, daha çelebi, daha rahat, daha hoşsohbet olanlardır.) Bu tesbitin bir uzantısı olarak küçükken yazlıkta pek sevmediğim adamların içip içip dağıtması bende tesirli oldu sanırım, o aşırı hallerini sevmezdim insanların. İçmemek için başka başka bahaneler bulunabilir gördüğünüz üzere, ama akla gelen ilk cevap benim durumum için de geçerli ve aslında o motivasyon diğer eften püften etmenleri ortadan kaldırmaya yeterli: Günah olduğu için içmiyorum.

İçki bahsinde en sevdiğim enstantane, benimle hasbelkader tanışıklığı olanların yüzlerinde oluşan hayret ve merak duygusudur, pek ağzına içki koymayan bir tipim yok sanırım. Sorular peşisıra gelmeye başlar. İlk denemede yöneltilen soru en sevdiğimdir: Hiç mi içmiyorsun? “Hiç içmiyorum ak, zorla mı?” demem. “Yok” derim. Bazısı üsteler,“peki hiç tatmadın mı?” Bu şey demek sanırım, “yani en azından neler kaçırdığını biliyor ol bari.” Arkadaşlarımı iyi seçerim, düşüncelidir hepsi, benim bu zevkten mahrum kalmama gönülleri razı gelmez. Deniz ipnesini Libya’ya uğurladığımız geceden beri neyse ki bu sorunun cevabı evet. Fındık votka olduğu söylenen şeyden bir yudum almıştım. Kumpasta Cem’in de hatrı sayılır bir rolü vardır, ama garibimin bunu bilinçli yaptığını sanmıyorum. (Evet, öncesinde bir de bacardi cola kazası var, hiç açmayalım o bahsi lütfen Uğur!) Mevzuya çok vakıf olmayan bir iki arkadaşımın, iyi de abi “birada alkol oranı çok az, bira iç bari” dedikleri vakidir. Canlarım benim ya. Bazı arkadaşlarım da arada sırada içmediğimi unutur. O güzel olur bak! İnce ince dalgamı geçerim bir pundunu yakalayıp.

Bu soruların istisnasız hemen hepsi büyük bir merakla sorulur. Kendimi yabancı hissettiğim bir ortamdaysam, sanki masada insanlar çatalı bıçağı bırakmış, benim açıklamalarıma kulak kesilmiş gibi hisseder, utana sıkıla bir şeyler gevelerim. Sanki karşımdaki bir anlığına benim ülkemin içmeyen mütedeyyin çoğunluğundan bir farkım olup olmadığını anlamaya çalışıyordur… (beyhude bir çaba, sorunun cevabını ben de bilmiyorum) Ailede alkol kullanan olup olmadığı merak edilir bazen, yani ben kendim kendi kararımı verebilecek, kendi başına inanıp, kendi başıma günah işleyecek bir iradeye sahip olmadığım için, acaba ailemin baskısıyla mı içmiyorumdur, o soruyu soran dilin altında başka bir baklanın olabileceği pek aklıma gelmiyor, fesatlığımın gözü kör olsun (Biraz dolmuş muyum ne J).

En zor soruyu sona sakladım:“Peki canın da mı çekmiyor?” Çekiyor anasını satim, benim de içmek istediğim anlar oluyor. Ne üstüme oynadınız arkadaş yaaa. Yeni tanıştığım bir kızı alkollü bir restorana götürdüğüm zaman onun şarap benim çay içmemin yarattığı sakil görüntünün, maça 1-0 mağlup başlamakla eşdeğer olduğunu bildiğim için içmeki stiyorum. Beraber dışarı çıktığım arkadaşım sırf tek başına içmekten hazzetmediği için içmezse, onun eğlenmesine engel olmaktan dolayı duyduğum suçluluk hissinden dolayı içmek istiyorum. Boğazdan geçen vapurları göz hizasından görebildiğim bir lokantaya oturduğum zaman, yavaş yavaş demlenmemin o manzaraya biraz daha bakmama vesile olacağı için içmek istiyorum. Hiç de tarzım olmayan cıstak barlarda mal mal kenarda durmaktan daha iyi bir alternatif olduğu için içmek istiyorum. Rakı gibi ince belli çay bardağı kadar folklorik ve bize has bir kültürden eksik kalmayı sevmediğim için içmek istiyorum. Aynı nanenin mezeyle iyi gittiğini içgüdüsel olarak sezdiğim ve bu lezzeti kaçırmaya gönlüm elvermediği için içmek istiyorum… Kendimi iyi hissetmediğim zamanlar, vaktin daha hızlı geçmesine ve kafamın uyuşmasına çok ihtiyaç duyduğum için içmek istiyorum. Bazense sırf günah işlemek istediğim için, isyan duygumu gemleyemediğim için içmek istiyorum. 


Bütün bunları sorgulamak, birinin inanmasını sorgulamaya benzer, çok uzun, felsefi, analitik konuşmanızla susmanız çoklukla aynı kapıya çıkabilir. (Usta bir yazarın kaleminin çıktığı başka başka kapılar için: http://meltemgurle.blogspot.com/2012/02/inanmak.html)
Belki de tüm bunları birçırpıda anlatacak hazırcevaplıkta olmadığım için, bu bahsin açılmasından pek hazzetmiyorum…

Size niye Beşiktaşlı olduğumu anlatmış mıydım?

3 yorum:

bellatrix dedi ki...

Yine çok iyi, metus.

İki şeye takıldım, bunlar benim de aklıma geldiği için (sormuş muydum vaktiyle, bilmiyorum ama) insanın aklına senin düşündüğün sebeplerle gelmeyebileceğini söylemek istedim:

1- Hiç mi tatmadın? sorusu

İnsan merak ediyor, tadıp tatmadığını. Yani "günah" dışında başka sebepler de olabilirdi içmemen için, tattım hiçbirini sevmedim diyebilirdin. Bu, enginar sevmemek gibi bir şey olabilirdi. İnsan bunu merak ediyor.

2- Ailede alkol kullanan var mı? sorusu

Bu benim aklıma, aileden de arada sırada "oğlum hadi bi tane iç ya" gibi bir şey yaşayıp yaşamadığını öğrenmek adına gelir mesela. "Bi kapak konyak koysam tiramisuyu yemiyor bu çocuk" gibi laflar duyduğum için annemden... :)

Ben içki içmenin yakıştığı insanlardan mıyım? Doğru söyle bak! :)

metus dedi ki...

İltifat için teşekkürler.

Alkol bağımlılığıyla birlikte madde bağımlılığına gelecek olursak:

1- Tattım hiçbirini sevmedim, teoride mümkün ama pratikte çok olası mı bilmiyorum, bu kadar çeşidin hepsi ağza alınmayacak tatsızlıkta değildir tahminim.

2- Bence bu soru aslen -dinle ilgili ilk eğitimin alındığı yer aile olduğu için- içmeme alışkanlığının aileden mi geldiğini sorma maksadını taşıyor. Soru meşru aslında, benim yorum biraz gaddar. Kendi örneğimde bana bahsettiğin gibi bir telkin olmadı.

Orada kastım sarhoşluktu açıkçası, mesela Deniz'i bir kere sarhoş gördüm, baya iyiydi, çok keyifliydi, vardır böyle adamlar. Bazısı daha içine kapanık olur, bazısı sapıtır, bilinçaltını dışarı vurur vs. bildiğin şeyler.

Sende bir burun navigasyonunda deviasyon oluyor, başka bir falsonu görmüş değilim. Bir de dil peltekleşiyor mu ne.

bellatrix dedi ki...

Şimdi cevap ver diye sormadım o aoruları yahu, sorarken altında böyle bir anlam da olabilir, ntekim bende oldu demek istemiştim.

"Ekmek var mı? "Yok" "Hiç mi yok?" gibi özlü sözleri olan bir milletten fazla şey bekliyor olabilirsin bu arada :)