1 Eylül 2011

Trampa

Yıllardır bir kılıcım kapalı kında,
Yalnızlık dört yanımda bir duvar gibi.
Muzdaribim şu duvarın arkasında,
Varlığına inandığım biri var gibi
Kemalettin Kamu

Ragıp ikiye iki trampa yaptığında Murat, içine düşmek üzere olduğu masadan doğrularak duruma tekrar baktı: Yedi siyah taşa karşı beş beyaz taş. Oyunu terk ettiğini belirtmek için daha önce aldığı taşları dama masasının üzerine koyunca, kahvehane birden hareketlendi ve daha sonra iki koca oyunla bitecek 0-3’lük setin ilk oyunu böylece sonlanmış oldu. Dönemin en büyük oyuncusu olan nazırı yenmek suretiyle Koca Mustafa’ya, onun da tıpkı şu anki gibi ömrünün sonunda uğradığı mağlubiyetle Murat’ın eline geçen ustalık payesi, bu ilk oyundaki siyahların muhteşem savunmasıyla ağır bir darbe almıştı. Murat, kırlaşmış sakalını sakince kaşıyıp, sigarasına uzanmadan önce kahvesini yudumlarken garip duygular içindeydi. Üzgündü, çünkü kendisinden kaç yaş küçük olduğunu aklına dahi getirmek istemediği çırağını bu sefer alt edemeyeceğini görmüştü. Kesin tahakkümü altında geçen altmış iki senenin ardından oyunu başlatan ilk hamleyi yapmayacağı gün, demek bugündü. Mağrurluğunda en ufak bir eksilme yoktu, çünkü böylece dört saati aşkın bir süredir oturduğu bu tahta sandalyesinde, vaktinde ulemanın bile tasvip etmediği bu tuhaf oyunun en az bir nesil daha emin ellerde olduğuna dair bir şüphesi kalmamıştı, varis, atanmaya gerek kalmaksızın belli olmuştu işte. Yine de ne görevini tamamlamanın verdiği huzur, ne de okeyde, prafada, briçte veya tavlada hala yenilmemiş olması kendisine bir teselli veriyordu, çünkü o bir damacıydı. Namazlarını kaçırmasına sebep olacak o mağlubiyetten sonra herkesin nefesini tutarak oyunlarını izlediğini fark edecek, oyuna karışmamak için kendini zor tutanların ağzından çıkan fısıltıları yenilmesi için edilen dualar zannedecek ve mağlubiyetin utancıyla, Ragıp’ın yalvarmasına ve çevreden gelen ısrarlara dayanamayarak elini öptürdükten sonra hesabı ödeyip, emektar kahveden çıkarken, bir daha oyun oynamamaya kendi kendine yemin edecekti. Bu yemin, ilerlediği yaşından dolayı gözleri sadece siyah taş ile beyaz taşı ayırt edebilecek derecede körleşmiş, saatlerce hareket etmeden oturmaktan prostatı depreşmiş, damayı düşünmekten delirme noktasına gelmiş ve her gün içtiği iki paket sigara sonucu akciğer kanseri olmuş Murat için sadece birkaç gün geçerli oldu. Halefi, o hafta içinde ikinci kez bir cenazeyi omuzlarken, cemaat, uzaktan uzağa saygı duyduğu bu ihtiyarın ölmesi için onca sebep olmasına rağmen onun kederden öldüğü, ama gözü açık gitmediği konusunda hemfikirdi.

1 yorum:

bellatrix dedi ki...

Çünkü "anlatmamak onursuzluktur".