21 Ağustos 2010

On Bir Ayın Sultanı, On Bir Topçunun Hayranı

Uğur aradı, akşam BJK maçını nort şiıltz'da izler miyiz diye sordu. Maçı akşam yediye koyan UEFA'ya oruç kafayla bir kez daha küfrettim (Taraftarın, takımın kabızlığı doruk yaptığı zaman başvurduğu tezahüratı değiştirip "haydi imam haydi haydi/tam zamanı tam zamanı şimdi" diye bağırdığını ertesi gün gazeteden okuyup UEFA'ya küfredenin tek ben olmadığını öğrenince içime bir rahatlama gelecekti, benzer bir küfürlü tezahüratı da yazardım, şimdi benim ağzıma da yakışır fakat, sizin ahlakınızı bozmayayım). O kadar kıt bir vakitti ki, bize maç izlenecek yer bakma fırsatı bile vermiyordu, zaten ben mekana girdiğimde her yer tutulmuş, millet ellerinde biralar pürdikkat maça kilitlenmiş, Bobo kafayı direğe nişanlamıştı bile.

Hafiften huzursuzdum, ramazan akşamı dışarı çıkıp bara pavyona gittiğim vakiydi, fakat daha oruç açılmadan etrafımdakilerin alkol aldığı bir yerde daha önce bulunmamıştım, mekan bildiğin birahane olduğu için adamların haklı olarak iftara has bir organizasyonu yoktu (Uğur'a e tabi şimdi burda heriflerin hurma verecek hali yok diye espri yapmıştım). Servisin gecikeceğini öngörerek, servisi hızlı olur, beni de tok tutar diye bi çorba söyledim, yine de beş dakika kadar rötarlı geldi. Uğur kahkayı basınca önümdekilere bir kere daha baktım, Bobo karşı karşıyada topu Dolmabahçe'ye yolladığında, dört tarafımdaki masalarda bira, benim masamdaysa, bir çorba bir su ve dört adet hurma bulunuyordu. Ben kan şekeri düştüğünden hayal görüyor olsam, Uğur benim dumur halimi çekmek için cep telefonuna davranmazdı diye düşündüm. Adamlar büyük ihtimalle yüz metre ötedeki Migros'tan gidip hurma alıp gelmişler, benim servisteki ufak gecikme ondan kelli olmuştu. Hurmam masamdaydı, henüz bir tarafımın falan dırmalandığı yoktu, karnım toktu, Q7 biz dokuz aylık oynarken atamadığımız bir golü atıp taraftarı çıldırtıyor, takım bildiğin bol paslı göze hoş gelen bir top oynuyordu. İki gün sonra, bir başka UEFA maçı arefesinde ama yine bir iftar sofrasında, her haliyle İstanbullu bir arkadaşım ve onun kız arkadaşı, daha önce hiç hurma yemediklerini söyleyip, beni başka bir dumura gark edecekti. Hayır bir de adama İstanbul'un nesini seviyosun diye sormuyorlar mı, gel de atar yapma!

Sana bir sır verecem ama rica edicem aramızda kalsın, ben blogu yeniden açmaya, işte bu olaydan sonra karar verdim.

2 yorum:

ggg dedi ki...

ailenin seni maneviyat ile tanistirmis olmasi buyuk sans metus.
neden icki icmedigini daha sonraki yazdigin yazilarda aciklamistin. ordaki sebeplerden ziyade hic konusulmayan belki senin dahi bilmedigin ama ikimizin sezdigi bir sebep var bence.
alkol bagimlilik yapmaz, daha ileri gitme :)
bir de sen bu commentlere cevap yazarsan ben nasi gorcem? mail fln at bari :)
ggg

metus dedi ki...

şey gibi mi alkol bağımlılık yapmaz anason yapar. deprem öldürmez bina öldürür hesabı

comment yazarken cevabı mail adresime gönder seçeneğini ticklemen lazım.